top of page

“Hayat otobanı”

Serhat Kaya

Yorulmadın mı?

Yalan söyleme. Tanıyorsun kendini, kanmazsın buna.

Çok yoruldun. Uzun süredir çok yorgun hissediyorsun kendini. Yaptıkların, yapamadıkların, yap dediler diye yapmak zorunda olduğun için dahil oldukların yordu seni en çok. İçine doğduğun ev, evin insanları, sokağın etkisi, tercihlerinin sonuçları ve daha gırlası silindir gibi geçti üzerinden. Omuzlarını düşürmekten korkma, rol yapmayı da seninle birlikte geçireceğimiz şu kısa zaman boyunca bırak lütfen. Sana bu şekilde hitap ettiğim için kızmayacağını düşünüyorum çünkü sana ben değil, direkt sen kendine uyandığın her yeni sabah yada günün sonunda yastığa başına koymadan önce yaptığın düşünce oturumlarında böyle sesleniyorsun, yoksa benim sana kendine gel demem ne haddime. Hoş, ben söylesem zaten tesir etmez. Kişinin kendisine yaptığı iyiliğin de kötülüğün de daha büyüğünü ona bir başkası yapamıyor. Başrol daima senin. Nerede başarılı oldun, nerede çuvalladıysan dön ve oralara bak tekrar, göreceğin şey kendi yaptıkların ve yapmadıklarından doğmuş olan çeşitli sonuçlardır. Diğer tüm etkenler sadece yardımcı oyunculuk rolüyle varlar senin hikayende. Adı “hayat” olan bir otobanda imkansızlık ve zamanlama hatası adlı araçların karıştığı birçok kazaya karıştığın yazıyor sicilinde, çünkü kayda öyle geçmiştir bizzat senin verdiğin ifade ve doğrudan kendi yaptığın, hadi yalan olmasa da yanlış şahitliğinde. Peki gerçekten yaptığın tüm hayat kazaları öyle mi oldu? Gitmemen gereken yönlere inatla gitmelerinin, birlikte yola hiç çıkmaman gereken insanlara yolcuklara çıkmalarının etkisini göz ardı mı edeceksin? Dilin bana karşı yanıtlar verirken belki göz ardı eder etmesine de, kendinle baş başa kaldığında aynı şeyler mi dökülür gönül dilinden?


Bugün seninle pişmanlıklarının muhasebesini tutmak için değil, yapabiliyorsak biraz olsun daha güçlü nefes alman, arınman için buradayız. Öfkelerden, gerginliklerden, yılgınlıklardan ve en önemlisi belki de yorgunluklardan arınman için. Çünkü yük arttıkça yol yavaş alınıyor, hızı düşüyor insanın hayat yolculuğunda. Tekrar edelim istersen ve kabul edelim gerçeği; yorgunsun ve bu yorgunluk seni daha gergin, kırılgan ve mutsuz yapıyor. Öyle olmasa giyemeyeceğin kadar elbisen ve ayakkabın, kullanamayacağın kadar şuyun, buyun olmazdı. Hiçbirine sarılacakmışsın gibi gereksinim duyduğunu zannetmezdin. Bir gün gelipte hastane odasında TV’ye bakarken mi yorulduğunu kabul edecek, kendini en çok zaten kendinin yorduğuna vücuduna renkli kablolar ve bir yerine sonda bağlıyken mi ikna olacaksın? Yapma. Sana bunu ben yada bir başkası yapmaya yeltenebiliriz belki ama sen bunu kendine yapamazsın. Çünkü bu geri dönüşü olmayan ve yaşarken yapacağın en büyük majör hatalarının başında gelebilir aman diyeyim. Evine hırsız giren insanın önce soyulduğunu kabul etmesi gerekir, sonra nasıl ve hangi güvenlik açığından bunu yaşadığını sorgulamalı ve zamanı geri getiremeyeceğinden ötürü bir daha benzer bir talihsizliği yaşamamak adına önlem almak yine önce kişinin alacağı tedbirlere bağlıdır. Önce kabul edeceğiz, evet sen cidden çok yoruldun. Ben de yoruldum, diğer insanlar da yoruldular ve bu çok olağan bir durum. Olağan olmayan durum ve birçok insanın sürekli içine düştüğü asıl derin hata; hastayken hasta olmadığına, yorgunken yorgun olmadığına, mutsuzken mutsuz olmadığına kendisini inandırmaya çalışmasıdır ve bu büyük bir budalalıktır. Yakıtı biten aracın yola devam etmesinin mümkün olmayışı gibi, yaşarken de yaşam yakıtı bitince yolda kalıveriyor insan. Sevdiklerimizin varlığı, güvenli alanlarımız, üretken olduğumuz ve kendimizi damıttığımız zamanlar ve benzeri daha birçok pozitif olgu hepimiz için gerçek yaşam yakıtlarıdır. Peki bu yakıtları ihtiyaç duyduğumuz anlarda sürekli yanıbaşımızda bulabiliyor olmamızın garantisi var mı? İşte bu kati değil, çünkü sevdiklerimizi kaybedebiliyor, konfor alanlarımızdan dışarı çıkmak ve uzun süreler o alanların dışında kalarak hayatla mücadele etmek zorunda olabiliyoruz. Geçmiş yıllarda kaleme aldığım kitaplarımın birinde okuyanların çok içselleştirdiğini yaptıkları geri bildirimlerden hissettiğim bir cümlem vardı; “hayatınıza daha fazla zaman katmak sizin elinizde olmayabiliyor, doğru ama yaşayacağınız zamanlara daha fazla hayat katmak, işte bu daha çok sizin elinizde.” Önümüzde var olan ve yaşamamız için bize sunulacak ömür zamanlarını kendimize daha çok kulak vereceğimiz, aynı karşımızda durup konuşmaları için insanlara yaptığımız gibi, içimizdeki ruhu da dışarı çıkarıyor gibi karşımıza oturtup onunla konuşacağımız zamanlarımız olmalı. Ve bu zamanlar bazen diğer insanlarla birlikte geçirdiğimiz zamanlardan çok daha uzun ve özenli zamanlar olmalı. Her insan kendi hayat yolculuğunda ilerliyor ve bazen aynı kavşaklarda kesişiyor hepimizin yolları. Sonra bazen çeşitli süreler birlikte yolculuklar yapıyoruz başkalarıyla. 10 yıl önce gittiğin okulu yada eskiden çalıştığın firmadaki arkadaşlarını anımsa biraz lütfen. Onlarla ortak bir amaç etrafında buluştuğunuz dönemde annenden babandan yada en sevdiklerim dediğin herkesten daha çok zaman geçiriyordunuz. Peki bu sürdü mü 10 yıl sonra? Kaçıyla eski rutin zamanlarda olduğu gibi sürdürüyorsun görüşmeyi? Sürdürmemen yanlış yada vefasızlık değil, onlarla kendi hayat yolcuğunda bir yerlerde karşılaştın ve belirli süreler birlikte yolculuk yaptınız, sonra tercihler ve kaderlerinize bağlı yollarınız yeniden ayrıldı. Bir tek sen, yalnızca sen seninle kendi yolcuğuna hâlâ devam ediyorsun. Bugün bile sakın aldanma şu an yan koltukta oturana yada aynı araçla seninle yolda olan bagajdaki yüklerinin ömrünün sonuna dek seninle geleceğini düşünme. İnan bana onların da hepsi değil ama çoğunluğu biraz daha gelecekler aynı araçla seninle ve sonra onlarla da yollarınız ayrılacak. Eğer sen yola devam edeceksen, bunda kararlıysan yorgun olmaman gerekiyor çünkü ikimiz de çok iyi biliyoruz ki trafikte yaşanan en büyük ölümlü kazalar yorgunluk ve yorgunluğa bağlı dikkatsizlik ile refleks azalmalarından kaynaklanıyor. Yorulduğunu kabul et artık ve dinlenmek için neler yapman gerektiğine odaklan. Daha az mı çalışacaksın, daha az insanla mı görüşeceksin, daha yüksek seslerle değil ama daha yüksek bir eminlikle mi sana dayatılan birçok şeye hayır diyeceksin, bunları ve daha fazlasını bir an önce belirlemen gerekiyor çünkü zaman çok hızlı akıyor hem de senin hikayende en çok senin aleyhine hızla akıyor.



27 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
“Muamma”

“Muamma”

Comments


© 2012 - 2025 Tüm hakları saklıdır.

bottom of page